AKP'ye oy verenlerin pişmanlığı
''AKP�ye oy verdim, pişmanım'' diyen sadece yapımcı ve yönetmen Sinan Çetin değil.
Çevremde birçok kişi bu sözleri tekrarlıyor.
Sinan Çetin�in yorumu ilginçti.
''AKP, özgürlük mücadelesini bırakıp da kendi tabanının partisi olmaya karar verdiği andan itibaren AKP�nin yanında durmaktan vazgeçeceğim ve vazgeçmek üzereyim. Bu ülkede ciddi olarak çözülmesi gereken problemler var ve bu çözümsüzlükle hayatını sürdüren yapının değişmesi için oy verdiler. Ben de onlardan birisiyim. Ve bunun devrimci bir tutum olduğunu düşünüyorum...''
* * *
Benim gibi birçok meslektaşım sütunlarından bu uyarıları defalarca yaptılar.
2002 seçimlerine Türkiye olağanüstü koşullardan çıkarak girdi.
Krizden yerle bir olmuş işletmeler, aileler...
Hayalleri çöpe atılan gençler...
Ve milyarlarca doları heba edilen bir Türk halkı...
Böyle bir ortamda yeni olan parti yani AKP seçimden zaferle çıktı.
Milli Görüş çizgisinde yıllarca politika yapmış ama zaman içinde fikir ayrılığına düşmüş bu kadrolar AKP�yi kurarlarken böyle bir başarıyı rüyalarında bile görmemişlerdi.
Ancak bahsettiğim bu olağanüstü koşullar; 2002 seçimlerinde AKP�yi birinci parti yaptı ve tek başına iktidara taşıdı.
Ardından da dünyadaki para bolluğu ve dünya ekonomisindeki bahar havası AKP�yi ikinci dönemde de iktidara taşıdı.
Elbette alternatifsizliğin de etkisi bir hayli fazlaydı.
* * *
Her zaman söyledik.
AKP�ye giden ödünç oylar geçmişte Anavatan�a da, Doğru Yol Partisi�ne gitmişti.
Ama zaman içinde bunlar geriye alındı.
Başbakan Tayyip Erdoğan yeni bir tanımlama getirerek ''toplumsal merkez'' kavramını ortaya attı ve AKP�nin merkeze oturduğunu iddia etti.
Kurulduktan birkaç ay sonra iktidara gelmiş bir parti herhalde dünya siyasi tarihinde bile azdı.
Ben her zaman AKP�nin şanslı bir parti olduğuna inandım.
Başka partilere nasip olmayacak dünya gündemi ve konjonktür AKP�ye hep yardımcı oldu.
AKP�nin geniş tabana hitap edebilecek bir şansı da olmuştu.
Siyasi konsolidasyonun olduğu ve geçmişin tartışılan liderlerinin bir anda sahneden düştüğü bir süreçte AKP, daha kucaklayıcı politikalar izleyebilir ve dünyayı daha iyi okuyabilirdi.
Merkezde birleşemeyen partiler AKP çatısı altında bir koalisyon kurmuştu.
Ve anlaşılıyor ki; bu koalisyon ödünç verdiği oyları almaya hazırlanıyor.
Sinan Çetin�in şu cümlesinin altını çizmek istiyorum.
''Özgürlük mücadelesini bırakıp da kendi tabanının partisi olmaya karar verdiği andan itibaren AKP�nin yanında durmaktan vazgeçeceğim...''
Erdoğan, 22 Temmuz akşamı seçim otobüsüne çıkıp neler söylemişti?
''Bize oy vermeyenleri de anlıyoruz. Herkese saygımız var. Bu tercihi demokrasinin bir rengi olarak algılıyoruz...''
Peki sonrası...
Demokrasi sadece parlamentodaki oy oranıyla ölçülemez.
Yargı, sivil toplum örgütleri, medya demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarıdır.
AKP�nin bunu göz ardı ettiğini görüyoruz.
Ne diyelim...
Dün olduğu gibi bugün de yeni şeyler söylemek lazım.